Enerji
Her Şeydir
Bedenimiz
kendini iyileştirecek şekilde tasarlanmıştır. Bir bedenin sağlığını koruma ve
hastalığı yenme yeteneği aslında doğanın en çok göze çarpan başarılarından
biridir. Ama bizler, sistematik olarak bu doğal kapasiteye engel oluşturan bir
dünyada yaşıyoruz ve eğer
sağlığımızı gerçekten iyileştirmek istiyorsak bu konuya şuurlu bir şekilde
yaklaşmamız gerekiyor.
Bizler
gezegenimizin elektromanyetik, yerçekimsel ve nükleer alanları içinde dünyaya
geldik. Güneşin hayat veren ışınları altında büyüdük. Enerji sistemlerimiz,
örneğin bedenimizin enerji yolları olan meridyenlerimiz ve bedenimizin enerji
merkezleri olan çakralarımız elektromanyetik enerji ve ışık yayarlar. Ölçmeyi
başarabildiğimizden daha süptil olan enerjiler hem içimizde hem de etrafımızda
bulunmaktadır.
Enerji
aslında her şeydir. Madde de donmuş enerjidir. Muhtemelen, Einstein’ın da
inandığı gibi, sadece tek bir enerji, “birleşik bir alan” var, ama öyleyse
bunun sayısız yüzleri de olmalı.
Kendi
kaynaklarında bu enerjiler birleşiktir (bütün haldedir). Başlangıçtan beri var
olan bu enerjinin bütününden, varlığımızın içindeki tüm sonraki elektromanyetik
potansiyelleri türetiriz. Canlı madde bedenler olarak, biz tüm varoluşun geri
plandaki dokusu ile – hiperuzayın boşluğu, ayrıca Kozmik Kafes olarak bilinir –
açık enerjisel alış verişteyiz.
Bir
çok kültürde, fiziksel bedeni destekleyen, şekillendiren ve hareket ettiren bir
süptil enerji matrisi vardır; buna Çin’de “ki” veya “çi”, Hindistan’da veya
Tibet’te “prana” Yahudi kabalistik geleneğinde “yesod”, Japonya’da “ki”,
Sufilikte “Baraka” adı verilmektedir.
Yaşam
gücü (Ki) bütün hayatı saran ve akan süptil bir enerjidir. Canlı varlıkları
sağlıklı ve diri tutar. Eğer Ki yok edilir veya zayıflatılırsa, o varlık ölür.
Ki’nin süptil enerji sistemindeki sağlıklı akışı olumsuz etkilenirse,
hastalıklar ortaya çıkar. Bu enerji her yerde mevcuttur, yaşam tarzına ve
desteklediği hayata göre çok geniş bir titreşimi vardır. Ki, maddesel ve ruhsal
dünyada canlı veya cansız, var olan her şey için gerekli olan bir enerjidir.
Ki’nin insanların aura ve çakralarında farklı titreşimleri vardır.
Kullanılan
yöntem ne olursa olsun, bütün şifa yöntemleri negatif Ki’yi, kişinin
bedeninden, oluşturmuş olduğu olumsuz düşünce ve duygularla birlikte
uzaklaştırır.
CHİ (Kİ) REALİTEYİ DEĞİŞTİRİR
Örneğin,
bir örnekte bir Qigong Üstadından birkaç kilometre uzaklıktaki bir lazer
ışığını etkilemesi istendi. Onun etkisi ile, lazerin yoğunluğu yüzde on kadar
dalgalandı.
Ellerden yayılan Ki ile
diğer gösterilerde aşağıdakiler mümkün oldu:
·
Sıvı kristallerin moleküler kompozisyonunu değiştirir
·
Kristal bazlı saatin zamanını değiştirir
·
Çeşitli sıvı solüsyonlarının kimyasal kompozisyonlarını
değiştirir
·
Kızıl ötesi/infrared bir hücredeki gazların kompozisyonunu
değiştirir
·
DNA & RNA nın yapısını ve karakteristiklerini değiştirir
·
Suyun yapısını değiştirir
Qigong
‘ta bilimsel araştırma üzerine bir makalesinde, Dr. Yan Xin, Ki ile ilgili aşağıdaki
sonuçlara ulaştı:
·
Ki gözlenebilir ve ölçülebilir
·
Ki hem madde hem de enerjinin özelliklerini gösterir
·
Ki bilgi taşıyabilir
·
Ki insan düşüncesi ve duyguları tarafından etkilenebilir
Ki
tüm canlı ve canlı – olmayan şeylerle ilgili olarak tanımlanır – yani her şey
Ki’ye sahiptir. Ayrıca, Ki bizim dört temel kuvvetimiz ile ilgilidir –
elektromanyetik, yerçekimsel, güç, ve zayıf nükleer kuvvetler. Ancak, Ki ayrıca
bu dört temel kuvvet tarafından açıklanamayan enerjiler ve fenomen ile
birleşiktir.
ENERJI
ÇALIŞMASI RUHSAL BİR ÇALIŞMADIR
Hastalık
ve şifa ruhun yolculuğunda ara istasyonlardır. Bununla beraber ruh, anlaşılması
kolay bir kavram değildir ve geleneksel tıp, ruhla ilgili konuları kendi
anlayışına sokmaya bile güçlükle yanaşmaktadır.
Ruh,
varlığımızın en süptil enerjilerinin kaynağıdır. Yine de, bu süptil enerji,
hücrelerimizden benlik anlayışımıza kadar hakkımızda her şeye form verir. Eğer ruh, genelde
tanımlandığı gibi, her yana yayılmış, zeki yaratılış enerjisi ise, can da onun
kişisel düzeydeki tezahürüdür. Ruh ve can, varoluşumuzun kavranılamaz, canlı
sırlarıdır. Bununla beraber onları derin düşünme, şifa veya mistik deneyim
yollarıyla doğrudan deneyimleyebiliriz.
Einstein,
bilgelerin binlerce yıldır öğrettiklerini fizikle gösterdi: Maddi dünyamızdaki
her şey – canlı ya da cansız – enerjiden meydana gelmiştir ve her şey enerji
yayar... Ve sözlerini şöyle bitirdi : Evrenin sürekli gelişen, dinamik doğası
ancak başka bir boyuttaki daha üstün bir rehber zekanın çalışması olarak
anlaşılabilir.
Güneşten
ve Dünyadan gelen enerjiler bedeninizdeki bütün hücrelere nüfuz eder ve bunlar
enerji bedeninizi şekillendirirler. Bunun ardından enerji bedeniniz de başlı
başına, kendi kendini düzenleyen bir evren, bedeniniz ve çevreniz üstünde etki
yapabilecek bir güç haline gelir. Enerji bedeniniz, sürekli olarak etrafındaki
enerjilerle karşılıklı etkileşim halindedir ve sizi ısıtmak için, serinletmek
için, aktifleştirmek için, sakinleştirmek için, bir yenileme ve canlandırma
döngüsü kurmak için enerjilerini hareket halinde tutar. Bu mükemmel simyada,
enerjiler inşa olunur, depolanır, harcanır, dönüştürülür, uyumlandırılır ve
dengelenir.
Enerji
hekimliğinde de denge çok önemli bir kavramdır. Tüm sistemler enerjisel bir
dengeye, içsel bir stabilite haline ve diğer enerjilerle uyum haline doğru
hareket ederler. Aynı zamanda, harcanan her bir çaba ve çevreyle olan her
etkileşim bu dengeyi bozacaktır. Bizler her zaman dengeye doğru hareket etmekle
birlikte yaşarken ve büyürken onu sürekli bozarız.
Bedeninizin
enerji sistemlerinden biri kronik olarak dengesini yitirdiğinde ya da birkaç
sistem birbiriyle uyumlu çalışamaz hale geldiğinde bedeninizin işleyişi de
bozulacaktır. Enerji bedeniniz her zaman, dengesini yenilemek için kendisine
uygun olan enerjileri kendisine çekmektedir. Bedenimizin onu en iyi şekilde
besleyen ve koruyan enerjisel dengelerini muhafaza etme konusunda belki de tüm
geçmişinde ilk defa bu kadar zorlanmasının nedeni, son derece çeşitli psikolojik
stresler yaşamamız, kirli hava solumamız, işlenmiş yiyecekler yememiz ve yapay
elektromanyetik enerjiyle kuşatılmamız gibi modern hayatın bazı gerçekleri
olabilmektedir.
SÜPTİL ENERJİLERİ ÖLÇMEK
Son
yıllarda bilim adamları süptil enerji terimini, önceden tanımlanmamış olan ama
çevrede ve bedende mevcut olup zeki olduğu da belli olan güçleri tanımlamak
için kullanmaya başladılar. Dua edilen kişiye şifa ileten bir güç olan dua ve
bir hastanın semptomlarını geçiren bir güç ileten bir şifacının elleri, aslında
“süptil enerji” iletmekten başka bir şey yapmaz.
Elektromanyetik
spektrumun dışında varolduğuna inanılan süptil enerjiler, yakın zamana kadar en
duyarlı bilimsel araçları bile atlatan bir alanda iş görürler. Şimdiyse, en
azından süptil enerjilerin daha yoğun elektromanyetik karşılığına hassas olan
cihazlar mevcuttur. Örneğin ellere ve ayaklara bağlanan elektrotlar, her bir
meridyenden ve onun beslediği iç organdan geçen enerji akışını ölçebilmektedir.
İyon akışında veya çakralardan yayılan ışıklarda ölçülen değişiklikler,
meditasyondan, akupunkturdan, ve enerji ile şifa tedavilerinden sonra meydana
gelen enerjisel değişimlere tekabül ederler. Böyle cihazla hastalıkları bile
önceden tahmin edebilirler. Örneğin, meridyen aktivitesindeki değişimler, saatler,
günler ve bazen haftalar sonra meydana gelecek olan fiziksel değişimleri bile
tahmin etmektedirler.
Bunların
yanında düşünce de süptil enerji yayar. William Tiller ve meslektaşları
Stanford Üniversitesi’nde elektron aktivitesini kaydeden bir gaz boşaltma
jeneratörü ürettiler ve yalnızca zihinsel odaklanmayla insanların jeneratördeki
elektron aktivitesini artırabildiğini gördüler. Princeton
Üniversitesi Mühendislik Fak. kökenli olan bağımsız çalışmalar da düşüncelerin
süptil enerjileri etkilediğini öne sürmektedir. Süptil enerjiler düşüncelerden
ve niyetlerden etkilenir ve mekana bağlı değildirler.
Bilinçlilik
elektromanyetik alanların saklı alanıyla etkileşir ve onu etkiler. Dr. Valerie
Hunt insan enerji alanının uyarılara beyinden önce tepki verdiğini bulmuştur.
Bedeniniz
son derece karmaşık, mükemmel bir biçimde eşgüdümlenmiş ve eşi benzeri olmayan
çağıldayan bir enerji sistemleri kaynağıdır. Kendine özgü bir enerji taşıyan
yalnızca insanlar değildir ; her hücre, her organ ve bedenin her sistemi de
kendine özgü bir enerjiye sahiptir.
Hastalık,
fiziksel semptomlar olarak tezahür etmeden önce enerjilerinizde ortaya çıkar.
Enerji
bedeniniz fiziksel bedeninizin süptil bir suretidir ve maruz kaldığı çeşitli
etkilere yanıt verme kapasitesi fiziksel bedeninizden daha yüksektir. Enerji
beden fiziksel bedenin sağlığının bir kopyasını taşıdığı için enerji
hekimliğinin odak noktasıdır. Enerji bedeninizi etkileyen tedaviler, tüm
sisteminizde yankılanır.
Etrafımızdaki
enerjiler içimizdeki enerjileri de etkiler.
İnsanların
enerjilerinin başkalarına olan etkisi üzerinde bilimsel çalışmalar yapıldı. Bir
insanın kalbinin ürettiği enerji, deriye bağlanan elektrotlar aracılığı ile bir
elektrokardiyogram ile ölçüldüğünde görüldüğü gibi, bir başkasının kalp
aktivitesi ve beyin dalgaları üzerinde etki sahibidir. İki insan fiziksel temas
halindeyken etki en güçlü seviyesine varır ama insanlar birbirlerinden bir
metre uzakta dururken etki yine görülebilir.
Etrafınızdaki
enerjiler size yardımcı olabileceği gibi zarar da verebilir. Buna kanıt olarak
hayvanların bulunduğu bir atmosferde şifanın daha kolay yapılması verilebilir.
Diğer yandan yüksek yoğunluklu elektromanyetik alanlara fazla maruz kalmak
Alzheimer hastalığında, depresyon, intihar, lösemi hastalıklarında ve kan,
beyin, kolon, prostat, sinir sistemi, lenf sistemi, akciğer ve göğüs
kanserlerinde artışa neden olmaktadır.
Enerjileriniz
ritmik ve berrak olduğu zaman sağlığınızı desteklerler. Bir kişinin
elektrokardiyogramındaki dalga modelleri ne kadar tutarlıysa sinir, hormon ve
bağışıklık sisteminin fonksiyonları da o kadar verimlidir. Bir pilot çalışmada
tutarlı bir elektrokardiyogram sinyali, büyüme hızı yavaşlatılmış olan kültür
ortamındaki kanser hücreleriyle ve daha hızlı büyüme hızına sahip olan sağlıklı
hücrelerle uyumlandırılmıştı. Şifa seansları sırasında şifacının ve hastanın
beyin dalgaları da bir tutarlılık ve senkronizasyon durumuna girerek, tek bir
enerji alanına dönüşür. Bu birlik halinin hastanın kanındaki hemoglobin
seviyesini artırdığı, ağrının şiddetini azalttığı, endişe oranını düşürdüğü ve
yaraları daha hızlı iyileştirdiği görülmüştür.
Öncelikle,
insan enerji anatomisi kavramını anlamak önemlidir. Onun varlığı fiziğin
elektromanyetik yasalarıyla anlaşılabilir. Fiziksel anatominin bir çok
sistemden – kas, iskelet ve endokrin vs. – oluşması gibi, enerji anatomisinin
de bir çok sistemden oluştuğunu şimdi biliyoruz. Bunlardan biri çakra
sistemidir, eski spiritüel ve metafiziksel bilgilerden iyi tanınır. Zihinsel,
eterik ve duygusal bedenler ayrıca insan enerji anatomisindeki sistemlerdir,
çoğu modern spiritüel düşünürler tarafından dökümante edilmiştir.
|